Bu Blogda Ara

10 Temmuz 2017 Pazartesi

Ölmeyecek Kadar Yaşlanmak...


Ölmeyecek kadar yaşlanmak istiyorum 
Kocaman olmak 

İp atlayan bir dünya istiyorum 
Çocuk olmak 

Adı sen olan çiçekler yetiştirmek istiyorum 
Sevda olmak 

Uzaklardan esmek istiyorum 
Rüzgar olmak 

Bedenimi toprakta, etimi midenizde istiyorum 
Doyurmak 


Ölmeyecek kadar yaşlanmak 
senin için seninle birlikte  
Tohum 
Tohum 
Sevmek 
Sevmek istiyorum 
Hem de hepinizi 

Vuslat AKTEPE

13 Mayıs 2015 Çarşamba

Uçurtmalara İliştirilmiş Düşler...

Çocukken 
O baharlı günlerimizde 
Uçurtmalar salardık 
Gökyüzünün maviye dolanmış yüreğine 
Alacalı 
Rengârenk uçurtmalar 

Sağdan soldan topladığımız dal parçalarına 
İliştirip renkli kâğıtlarımızı 
Büyük bir tamahkârlıkla yetiştirirdik bembeyaz bulutlara 
Üstelik 
En mütevazı düşlerimizle birlikte 

Dileklerimiz vardı 
Küçücük kâğıtlara yazdığımız hayallerimiz 
Mesela ben Emine’yi severdim 
Emine 
Mustafa’yı 
Ben bindirip de selesine 
Gezdirebilmek için sevdiğim kızı 
Bisiklet yazıp hayalimin kenarına 
Katlayıp da gizlice 
Ulardım uçurtmamın çatısına 
Ve rüzgârlı baharlarda 
Kesip ipini salardım gökyüzüne 
Diğer çocuklarla birlikte 

Bazen bir çift ayakkabı 
Bazen gömlek 
En çok da babam iş bulsun yine yazılırdı 
O küçücük kâğıtlara 
Ve salınırdı 
Her duayı kabul ettiği inanılan 
Allah babaya 

Yeter ki ulaşsın 
Kırmazdı bizi 
Kabul ederdi elbet 
Mesela Emine Mustafa’yı yazardı kağıdına 
Gocunmazdım yine de 
Nasılsa yetişmezdi onun uçurtması 
Ama benimki elbet yetişecekti 

Çocukken 
O baharlı günlerimizde 
Düşlerimizi iliştirip masumiyetimizin 
Alacalı uçurtmalarına 
Salardık gizlice 
Gökyüzünün rengârenk bağrına 

Bazen bir elektrik direğinin bakır tellerine dolanmış 
Bazense bir ağacın tozlu yaprakları arasında parçalanmış 
Boynu bükük bulurduk uçurtmalarımızı 
Ve koşup hemen 
Yoklardık iliştirilmiş mektuplarımızı 
O zaman hüzünle anlardık 
Ne bisiklet 
Ne ayakkabı 
Ne yeni gömlek 
Gelecek daha 
Ve eve yine 
İşsiz 
Çaresiz dönecekti baba 

Hoş, pes etmezdik ya 
Yine koşardık hararetle 
Yepyeni düşlerin ve uçurtmaların peşinde 

Böylece akıp geçti yıllar 
Ne düşler kaldı geriye 
Ne de hayaller 
Ben Emine’yi alamadım 
Emine de Mustafa’yı 
Ve işsiz öldü babam 
Yatağında bir akşamüstü 

Şimdi şu badem ağacının dallarına ulanmış 
Safdilli çiçeklerinin üzerinde 
Çok değil üç gün önce 
Çocuklarıma yaptığım uçurtma duruyor 
Kuyruğu parçalanmış 

Küçük kız ayakkabı istemiş
Ortanca oğlan bilgisayar mı ne 
Büyük oğlan 
Babam demiş 
İş bulsun yine 
Yine 
     Yine 
          Yine      

           Vuslat AKTEPE